Bir Belge/Cengiz Çandar’ın, Gün Zileli ile 43 yıl önce yaptığı röportaj
Polis takibindeki genç bir devrimci ile röportaj
Cengiz Çandar
Türk Solu dergisi, 1969 yazı
Cengiz Çandar- Gün, son aylarda Türkiye’yi etkileyen gençlik hareketleri oldu. Bu arada birçok devrimci kardeşimiz zindanlara yollandı. Senin de başından bir takım olaylar geçti. Bunları kısaca anlatır mısın?
Gün Zileli- 20 Haziran gecesi polisler eve baskın yaptılar. Evde benden başka annem ve ağabeyim vardı. Kapıyı kırdıkları zaman ben evin bahçesine inmiştim bile. O günden sonra eve uğramadım. Şimdi mahkeme tarihini bekliyorum. Suçsuz olduğuma inandığım ve Türk adaletine güvendiğim için mahkemeye teslim olacağım. Bu bekleyiş sırasında kitap okuyorum, yazılar yazıyorum, devrimci harekete elimden geldiğince katkıda bulunmağa çalışıyorum. Polis terörü benim programımda fazla bir değişiklik meydana getirmedi.
C. Ç.- Sence iktidar devrimci kardeşlerimizi hapsederek, birçok devrimci hakkında gıyabi tevkif kararı çıkmasını sağlayarak devrimci hareketi sindirebilir mi?
G. Z.- Hesaplarının bu olduğu açıktır. Son hareketlerden sonra CHP’nin de icazetini alan iktidar, gerici parlamentarizmin geniş cephesini –ki bu geniş cephe içinde Aybar ve Ecevit de vardır – temsilen öğrenci avına çıkarken, devrimci hareketin önemli bir kesimini de sindireceğini düşündü. Ancak Amerikan emperyalizminin güdümünde memleket yönetmeye kalkışanlar, devrimci hareketin yüz öğrencinin hapse atılmasıyla duracağını hesaplamakla fena yanıldılar. Milli demokratik devrim mücadelesi halkımıza mal olmuştur. Türkiye’nin dört bir yanında bu mücadele sürdürülmektedir.
C. Ç.- Sana şunu da sormak istiyorum. Fakülten olan DTCF’si üzerinde gerici güçler çok duruyorlar. Bunun nedeni sence nedir?
G. Z.- DTCF’de son zamanlarda devrimci hareket iyice gelişmiştir. Bilindiği gibi, bir zamanlar DTCF Türkiye’nin en devrimci fakültesiydi. Sonra faşizm geldi Türkiye ile birlikte DTCF’nin de üzerine çöktü. DTCF bir çay-pasta fakültesi durumuna getirildi. Yıllarca kimseye ağız açtırılmadı. Fakülte öğrencileri yıllarca baskı altında tutuldu, uyutulmak istendi. Konuşmak isteyenlerin koluna fakülte koridorlarında sivil polisler girdi. Ama bütün bu oyunlar sonunda iflas etti. DTCF’de söndürülmek istenen devrimci ateş yeniden alevlendi. Bu yıl DTCF’li devrimciler talebenin tam desteğini alarak demokratik eylemlere giriştiler. İşte bundandır işbirlikçilerin telâşı. Artık uyutamayacaklarını biliyorlar. Bu yüzden son çareyi iftira etmekte, provokasyonlar düzenlemekte buluyorlar.
C. Ç.- Ne gibi iftiralar?
G. Z.- Meselâ DTCF’de son demokratik eyleme girişen ve katılan devrimcilere para dağıtılacağı yolundaki yalancı iftira. Şurası iyi bilinsin ki, Amerikan emperyalizmine uşaklık edenlerdir para alanlar. DTCF’li devrimciler Türkiye’deki diğer devrimciler gibi bağımsızlık ve demokrasi uğruna dişe diş mücadele vermektedirler. Bu uğurda zindanları ve işkenceleri göze almaktadırlar. Şu anda bir kısmı hapistedir. Bir kısmı benim durumumda.
Bu adamların ne biçim düzenbaz iftiracı oldukları açık. Sen de bilirsin, Akhisar, Ödemiş eylemlerinde, daha başka eylemlerde nasıl 20 kişinin 20 lirayla doyduğunu, İzmir’den Ankara’ya dönerken nasıl para denkleştirdiğimizi.
C. Ç.- Prof. Ahmet Uysal’ın yaptığı açıklamalara ne diyorsun?
G. Z.- Prof. Ahmet Uysal Amerikan tipi yetiştirilmiş, beyni yıkanıp ortaya salınmış bir adamdır. Bütün fakülte kendisinin ne ateşli bir Amerikancı olduğunu bilmektedir. Bu yüzden bir Ahmet Uysal’ın DTCF’li devrimci öğretim üyesi ve öğrencileri ihbar eder nitelikteki herzelerini fazla önemli bulmuyorum. DTCF çok Ahmet Uysal’lar görmüştür.
C. Ç.- Son hareketin getirdikleri üzerine bir şeyler söyler misin?
G. Z.- Son gençlik hareketleri, Türkiye’de bütün hızıyla devam etmekte ve yeni yeni mevziler ele geçirmekte olan milli demokratik devrim mücadelemizin bir parçasıdır. Bu hareketler demokratik üniversite şiarları ile başlamakta ve giderek Türkiye halkının somut meselelerine dayanmakta doğru hedefleri göstermektedir. Bu mücadele boyunca öğrenciler bağımsızlık ve demokrasi şiarlarını, toprak reformu, emperyalizmin kovulması, tefeciliğin kaldırılması şiarlarını atmışlar ve Türk toplumunun ezilen kesimlerinin daha fazla desteğini kazanmışlardır. Oportünistlerin durmadan söyledikleri gibi emekçiler öğrenci hareketlerine karşı değildir…
Bu küçük burjuva oportünist pasifistlerinin hareketten kaçmak için uydurdukları bir bahanedir. Nitekim bizim fakültede bu çeşit bahanelerin arkasına saklanan oportünistler harekete katılmadılar ve içten sabote etmeye çabaladılar.
Bütün bunların yanında, örgütlenme ve propagandayı ihmal eden, hareketin hedeflerini tayin etmeyen küçük burjuva kahramanlığına ve terörizmine dayanan eğilimler de harekete zararlı olabilmektedir.
C. Ç.- Son olarak söyleyeceğin bir şey var mı?
G. Z.- Emperyalizm ve işbirlikçilerine karşı yürütülen milli demokratik devrim mücadelemiz bütün hızıyla sürmekte ve geniş yığınlar, her geçen daha fazla yayılmaktadır. Bu mücadeleye, Türkiye proletaryası gittikçe daha fazla katılmakta, köylüler her yanda seslerini duyurmakta, demokratik talepleri haykırmaktadırlar. Emperyalizmden rahatsız olan bütün sınıf ve tabakalar hoşnutsuzluklarını gittikçe daha yüksek sesle söylemeye başlamışlardır. Emperyalizm ve işbirlikçileri bu durumdan tedirgindir. İşte bu tedirginliktir onlara son terör havasını yarattıran. Böylece devrimcileri bir kenara kıstıracaklarını sandılar. Ama yanıldılar. Devrimci yenilmez. Türkiye’nin bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinin alevi söndürülemeyecek. Türkiye halkının milli demokratik devrim mücadelesi yok edilemeyecektir.
Cengiz Candar sormus,cevaplari da kendi yazmis,öyle gibi.