Bir Yıl önceden: Kürt Mücadelesinde Durum Nedir?
Bir yıl önce yayınlanan “Kürt Mücadelesinde Durum Nedir?” yazısındaki öngörüleri bugün tartışılmak üzere yeniden yayınlıyorum.
G.Z.
Kürt siyasi hareketi (PKK-BDP) Abdullah Öcalan’ın önderliğinde yol alırken, AKP hükümetinin keskin virajıyla bir yol kazasına uğradı denilebilir.
Kürt siyasal hareketi Abdullah Öcalan’ın önderliğinde nereye doğru yol alıyordu? Bence Kürt burjuvazisinin siyasal gücü olmaya ve AKP iktidarıyla işbirliğine doğru. Özellikle Kürt siyasal hareketi içindeki Leyla Zana, Ahmet Türk, Altan Tan, Sırrı Sakık (aralarında bazı nüanslar olmakla birlikte) gibi isimler bu eğilimin başını çekiyordu.
Öngörülen “yol haritası” şuydu: MİT’le Abdullah Öcalan’ın anlaştığı üzere, “barış süreci” hassasiyetle yürütülecek, ateşkeş dağdaki gerillaların ülke dışına çıkmasıyla sürdürülecek, ardından BDP’nin aracılığıyla Öcalan ve Kandil ile “barış görüşmeleri” başlatılacak, dağdakilere ve içeridekilere af çıkarılacak, silahlı mücadele tamamen sona erdirilecek, PKK’nın legal siyaset yapmasının önündeki engeller kaldırılacak, hatta Abdullah Öcalan süreç içinde hapisten çıkarılacak ve legal Kürt siyasal partisinin başına geçecekti. Elbette bütün bu süreç içinde, PKK’nın plebyen yönü tamamen ortadan kaldırılacak ve hareket legal siyasete tabi olduğu ölçüde, AKP ile işbirliği halindeki Kürt burjuvazisinin denetimine geçecekti. Bana soracak olursanız, Öcalan’ın bu sonuncusuna da bir itirazı yoktu ama bir şartla: Bütün bunlar onun mutlak önderliği altında yürütülürse.
“Yol haritası” istenilen şekilde yürümedi. Çünkü bu planı aksatan başka faktörler girdi işin içine. Bu faktörlerin en başında Suriye ve Rojava geliyor. AKP iktidarının yürüttüğü Suriye politikası Rojava’da arıza yaptı. Çünkü Rojava Suriye Kürtlerinin bölgesiydi ve burada PKK’nın Suriye kesimi olan PYD önderliği hâkimdi. PYD, halkın özyönetimine ağırlık veren bir politika yürütmenin yanı sıra ve bundan da daha önemli olarak, AKP iktidarının müttefiki Suriye’deki silahlı güçlerin (el-kaide örneğin) tekerine çomak sokuyordu. Bu durum, AKP iktidarı ile Kandil’i karşı karşıya getirdi. Bunun üzerine AKP iktidarı, satranç tahtasında iki oyuna başvurdu: Birincisi, Rojava kalesini piyonlarıyla sarmak ve hareket edemez hale getirmek, ikincisi de Barzani “Vezir”ini Türkiye, Irak ve Suriye yönünde ileri sürmek.
Barzani, AKP iktidarı açısından çok uygun bir müttefikti şu andaki konjönktürel durumda. Barzani ile ittifak sayesinde Irak’la yeniden temas kurulabilecek, Suriye Kürtleri yine Kürt kartıyla tecrit edilecek ve en önemlisi, Türkiye’deki “Kürt açılımı”nda, AKP iktidarının (ve geleneksel Türk devletinin) eskiden beri arayış içinde bulunduğu yeni bir aktör devreye sokulmuş olacaktı. AKP iktidarı kanımca şöyle düşündü: “Barış süreci”yle Öcalan’ın ve Kandil’in eli kolu bağlı hale getirilmişti, isteseler bile çok fazla kıpırdayamazlardı. Tam böyle bir aşamada (zaten petrol ortaklığı kurdukları) Barzani devreye sokulursa, Kürt halk kitlelerine iyi bir mesaj verilmiş olur, Kürt burjuvazisiyle çoktan beri var olan kaynaşma süreci, böyle bir “Türk-Kürt dostluğu” gösterisiyle ileri bir aşamaya vardırılır ve böylece Kürt hareketinin önderliği bile değiştirilebilirdi. MİT Öcalan’la ne kadar ileri düzeylerde ilişki kurmuş olursa olsun, AKP iktidarı, arzuladığı AKP-Kürt burjuvazisi ittifakını Öcalan aracılığıyla gerçekleştirebileceğinden kuşkuluydu. Çünkü Öcalan sonuç olarak bir örgüt adamıydı, örgütle var olan, onunla nefes alıp veren biriydi. Kısa vadede bu örgütü Kürt burjuvazisine tamamen tabi hale getirmek pek mümkün görülmüyordu. Bunun en büyük nedeni, batı kesimlerinde ve politik arenadaki PKK aleyhtarı milliyetçi tepkiydi. Bu milliyetçi tepkiyi alt etmek zordu ama Türkiye’nin dışındaki bir Kürt lideriyle pekâlâ samimi ilişkiler geliştirilebilir ve bu sayede Kürtler iktidarın denetimi altına alınabilirdi. Hatta zaman içinde PKK önderliğine alternatif bir liderlik de çıkarılabilirdi. Barzani ile yakın ilişkilere sahip bir Leyla Zana neden böyle bir liderliğe aday olmasındı.
Başbakan’ın son büyük manevrasıyla özellikle BDP’liler oldukça zor bir durumda kaldılar. Barzani’li, Şivan Perver’li yeni tür “Kürt açılımı”nın PKK-BDP’yi açığa düşürdüğünün ve hatta bir anlamda böldüğünün farkındalar, ancak bu manevraya açıkça karşı çıktıkları zaman tertiplenen büyük “Türk-Kürt dostluğu” şovuna karşı bir konuma düşeceklerinden seslerini fazla yükseltemiyorlar. Ancak, sitemkâr itirazlarla yetinmeye çalışıyorlar şimdilik.
Burada önemli olan Abdullah Öcalan’ın ne tutum alacağıdır. Barzani kartına oynayan AKP, Öcalan’ın önderliğine karşı ağır bir saldırı yapmış bulunuyor. Bence Öcalan her türlü taktik oyuna girer, her türlü dansı rahatlıkla yapar ama önderliğine saldırılmasını asla affetmez.
Bu yüzden, ne yazık ki, yakın bir zamanda Kürt bölgelerinde silahlı mücadelenin yeniden alevleneceğini tahmin etmek kehanet olmayacaktır.
Gün Zileli
17 Kasım 2013
Read more: http://www.gunzileli.com/2013/11/17/kurt-mucadelesinde-durum-nedir/#ixzz3HcJziHuo
Erbil’den yola çıkan Peşmergeler Kobani’ye gidiyor…
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından Kobani’ye gönderilen yaklaşık 150 Peşmerge’den havayolunu kullanan grup, Çarşamba günü sabaha karşı saat 01.10’da Şanlıurfa Havalimanı’na indi. Sıkı güvenlik önlemleri altında 03.00’te Suruç’a ulaşan grup karayoluyla gelenleri bekledi. Karayoluyla gelen ve dün sabah 05.45’te Habur’dan Türkiye’ye giriş yapan grup ise bu sabaha karşı Suruç’a ulaştı, (*) “Yaşasın Başkan Obama” anlamına gelen Kürtçe ‘Biji Serok Obama’ sloganlarıyla karşılandı.
***
İki grup Mürşitpınar Sınır Kapısı yakınlarında buluştu. Peşmergeler öğle saatlerinden itibaren Kobani’ye geçmeye başladı.
Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yapan Peşmergelerden birinin kolundaki Amerikan bayrağı ve göğsündeki “ABD Ordusu” yazılı tişört dikkat çekmişti….
AA muhabirine konuşan Peşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri Cabbar Yaver, “Amblem biçiminde başka bir devletin bayrağının, Peşmerge üniformasının omzuna veya göğsüne yapıştırılmasına kesinlikle izin verilmemektedir. Bunu hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. O üniformayı söz konusu Peşmerge’nin kendisi temin etmiştir. Bizim bu konuya ilişkin tavrımız nettir” dedi.
… Ağır silahlar taşıyan peşmerge konvoyunun bu fotoğrafı dün akşam Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde çekildi. Konvoyun, Türkiye sınırlarına girdikten sonra geçtiği her noktada kalabalık toplandı. Bu yüzden konvoyun ilerleyişi yavaşladı.
‘BİJİ SEROK OBAMA’ SLOGANLARIYLA KARŞILANDI
Kobani’ye karayoluyla giden peşmerge grubu, Şanlıurfa’da kendilerini bekleyen bir grup kalabalık tarafından (*) ‘Yaşasın Başkan Obama’ anlamına gelen Kürtçe ‘Biji Serok Obama’ sloganlarıyla karşılandı.
Özel harekat polislerinin zırhlı araçları eşliğinde ilerleyen peşmerge konvoyu, saat 21.00’de Şanlıurfa’ya ulaştı. Konvoyu kent girişinde karşılayan kalabalık, sık sık ‘Yaşasın Başkan Obama’ anlamına gelen Kürtçe ‘Biji Serok Obama’, sloganlarıyla havai fişek attı.
… Suruç’taki çocuklar, Erbil’den gelen peşmerge güçlerini yüzlerine çizdirdikleri ABD, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ve YPG bayraklarıyla bekledi…
Konvoy Nusaybin’deyken, BDP İlçe Başkanı Şahabettin Güler, Peşmerge araçlarından birine çıkarak kalabalığı selamladı….
****
ABD üst düzey adamları şöyle düşünse, kendileri adına bu “rasyonel” olmaz mı?
“40-50 milyonluk bir Kürt Devleti ile ben değil yalnızca orta-doğuyu, tüm Asya’yı en az 30 yıl “ucuz ve etkin” şekilde kontrol ederim!
1000 yıldır bir devlet hayali içinde, yüzlerce yıldır ezilmiş bu toplum; örgütsüz, “kimsesiz”, alt yapısız, eğitimsiz ve genç nüfusu akıl almaz çoğunlukta… milyonlarca Kürt genci… Ve ben onlara 1000 yılın özlemi devlet vereceğim, onlar da bana her şeyi vermez mi?
Bu tembel, iki yüzlü, kendini bir … sanan …. Bize aptalı oynayıp, bizi aptal yerine koyan…
‘BİJİ SEROK OBAMA’
Bu sevgiyi karşılıksız bırakamayız!
*************
Sanırım bu haber “derinlerdeki gerçeği” ve yaşanılacak süreci anlatıyor…
Bir diğer anlatım ile “Kürt cephesinde yeni bir şey yok!”
“Su yolunda akıyor…”
hayir cok sey yeni kürt cebhesinde…
Cehennem zebanilere karsi suan birtek kürtler direnmektedir!
Buda dünya önünde terör örgütü olan pkk vs. büyük bir sayginlik kazandirmaktadir..!
Tabi bu durumu överken iside kürtlere,sadece pkk yada kobanilere birakmakta caniruhluluga yol acar.. Bir kisinin bile kaybi olmamalidir!
Dünya yavas yavas kürtleri saymakta,desteklemektedir..
En önemli gelisme budur. Kobani meselesi pkk nin,kürtlerin bu ani kullanmasi Hayati önemdedir..
Sonunda kobaniler bileceklerdir nasil yasayacaklarina..
ve bir yil gecmesinde kürt hareketi bugün dünyanin gündemindedir! bu bösböyük bir olaydir..hirhiriklik yapmaga gerek yok.. devam böyle..
Siyaset sadece savas üzerine yürütenler hep hitler,mitler olmustur.. dikkat edelim..
Hangi Kürt burjuvazisi? Kimdir bunlar ? Feodal ağalık düzenin ne zamandır burjuvazi oldu?
Gun zileli alla sen senin yukarda yazdıklarının şu ana kadar yaşanaanlarla ne alakası var. Yaptığın tek doğru tesbit ocalanın liderliği ne ocalan ne de başkası turkiye kurtleri için yeni bir liderin çıkmasına izin vermez. Oyle bir liderde şu an için piyasada yok ital bi liderede dediğim gibi kimse izin vermez
http://www.aydinlikgazete.com/yazarlar/mehmet-ali-gueller/56799-mehmet-ali-guller-baasin-kurt-sorununa-cozum-onerisi.html
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/ozkan-oztas/osmanlicadan-seyh-sait-meydanina-103029
http://htkp.org.tr/web/NewsDetail.aspx?ID=111
Korkut Hoca’ya sahip çıkalım! PKK’nin halk düşmanı politikalarını teşhir edelim! Bkz.:
http://odatv.com/pkknin-hedefinde-hangi-sosyalist-aydin-var-0709161200.html