Ömer Faruk Ciravoğlu / Kızıllar
1981 yapımı Warren Beatty filmi.
Senaryo: Warren Beatty, Trevor Griffiths
Oyuncular: Warren Beatty, Diane Keaton, Jack Nicholson
Film, John Reed’in gerçek yaşam öyküsü. 1. Dünya savaşı yıllarında geçen ve çok sayıda anlatıcı eşliğinde oldukça akıcı bir film yaratılmış.
“Dünyayı Sarsan 10 Gün”ün yaratıcısı John Reed’in, önce sevgilisi sonra karısı olan Louise Bryant’la (Diane Keaton) birlikteliklerine paralel bir öykü. Fırtınalarla dolu bir büyük dava, aynı frekanslarda seyreden bir aşk sizi koltuğunuza çiviliyor. Oldukçaöğretici noktalar var.
Bu filmi izleyene kadar, ABD’de ciddi bir işçi mücadelesi, oldukça gelişmiş bir sosyalist hareket olduğunu hiç düşünmemiştim. Özellikle savaş karşıtı mücadeleler ve bu temelde kapitalizme karşı sınıf mücadelesi böyle bir hareketi doğurmuş.
Bu film ve benzerlerinin yanında, Edebiyat (Steinbeck. Hemingway) ve John Reed bu çabaların bir ürünü doğal olarak.
Filmi izlemekte oldukça geç kalmışım. Aslında yapım da oldukça geç (1981) yapılmış. Belki anlamsız bir soru ama, acaba bu yaşam öyküsüne 60’ların başında vakıf olunabilseydi, MDD Milli Demokratik Devrim, Sosyalist Devrim çekişmesi yaşanır, TİP bölünmesi yine de olur muydu?
Kaçak yoldan da olsa Sovyetler Birliği’ne, bölünen partilerinin kendi kanadının tanınması için giden John’a, bir militan olmayan karısı Louise’nin söyledikleri oldukça anlaşılır değil mi?
Ve yine Zinovyev’le yaşananlar. O günün şartlarında Parti ve örgütlenmeyi temsil edenlerin tavrına örnek olarak gösterebilirsek, ülkesine dönmek isteyen John’u devrimi terk etmekle suçlayarak Sovyetlerde kalmasını sağlıyor Zinovyev. Trajik olan, belki de John’un erken ölümünün de sebebi olan ve oldukça zigzaglı bir siyasal çizgi izleyen Zinovyev’in Stalin tarafından idam edilmekten kurtulamıyor olmasıdır.
Aklı Selimi temsil eden Emma Goldman’a karşı John, klasik görüşlerden sapmaz.
Örgütü tanınmasa da o örgüt adına “Doğu Halkları Kurultayı”na delege olarak gönderilir John Reed. Orada yaşananlar da ilginçtir. Doğulu delegelerin bazılarından “Batılı kâfirlere açılacak savaş” sesleri yükselir.
Ama yine de; kurultaydakikonuşmasını istediği gibi çevirerek değiştiren Zinovyev’in yüzüne haykırdığı, “muhalefeti yok edersen, devrimi yok edersin” cümlesi, tarihe düşülmüş eşsiz bir kayıttır.