Haluk Aker’i kalbinin durduğu yerde kaybettik
Hüseyin Peker, Sungu Aker‘in fotoğrafını paylaştı.
2011 yılında eşi Oya Aker (öykücü), oğlu Sungu Aker (ismini babası Cumhuriyet gazetesi sinema eleştirmeni SUNGU ÇAPAN’dan dolayı verdiğini biliyorum) ile çekildiği bu Güllük-Milas fotoğrafında gördüğünüz HALUK AKER’i pazartesi akşamı kalbinin durduğu yerde
kaybettik. Güllük’te..
Yordam dergisi çevresinde Hüseyin Cöntürk’le birlikte bir eleştiri
kuşağı çalışması içinde tanıdığımız, Cöntürk’ün ölümünden sonra
onun kitaplarını düzenleyip, kalan notlarından yeni kitaplar hazırlayıp bize kavuşturan (son olarak da Bilge Karasu ve Hüseyin Cöntürk’le
mektuplarını kitaplaştırıp bize ulaştıran) Haluk Aker ‘in Adıyaman’da
askerlik yaptığı dönemde düzenlediği şiir kitabı ‘SÜRGÜN HIZI’ ile
Yordam’da yazdığı başyazıları ve çalışmaları bulunuyor elimizde.
1942 Mersin doğumlu olduğunu Ankara’da Edebiyat okuyup,
Türk Dil Kurumu’nda çalışmasının ardından ; Frankfurt konsolosluğunda uzun yıllar görev yapıp emekli olduktan sonra Milas-Güllük’e yerleştiğini biliyorum.
Aşağıda Yordam yazılarından bir alıntı ile veda sana güzel kalpli dostum:
“Ne zaman düşünsem yüreğimi soğuk bir düşten uyanmanın
havası sarar. Böyledir ya, onların gelmesini, sıcak mürekkep kokusunu,
onun elime bulaşmasını aradığımı da unutur muyum, beklenir umutla,
aralık bir kapıyla, sonra da çöker işte..Bizim dergilerimizin, dergiciliğimizin şu acıklı düzeyi, çoklarını düşündürmüştür.,
düşündürmektedir, düşünüyoruz..
Kolaydır kurtulmak, hepimiz ‘edebiyat’ diyoruz ya gerçekten
hakkını veriyor muyuz onun, bunu düşünmek yeter. nice sığlıkların
önüne geçilmesini zorunlu kılar, çünkü böyle bir düşünüye varmak
demek ‘edebiyat bizden ne istiyor’ sorusunu da düşünmek demektir.
Bunu düşünmek de, edebiyatta bir tavır takınmanın gerekliliğine
ulaştırır bizi. Dergilerimizin temel eksiği ‘edebiyat’ sözcüğünün
altında ‘edebiyatın hakkını düşünmemelerinden’ onun isterleri
üzerinde durmamalarından geliyor. Yoksa kendileri de bilirlerdi.
bir iki şiir, öykü (içini döken) düzyazı yayınlamanın öyle uzun
boylu bir anlamı olmadığını , bunların edebiyatı oluşturan, onu
var kılan şu üçlü sacayağını dürü tutmadığını: yazar -eleştirmen- okur.
Edebiyatı canlı tutan dergilerdir, bu yüzden dergilerin edebiyata
karşı büyük sorumlulukları vardır. Onlar edebiyata iyi bir yön
verebilecekleri gibi edebiyatın gözden düşmesine de yarayabilirler.
İyi bir edebiyat dergisi bugün bu nitelikleri taşımalıdır, ya da bu
bu özellikleri taşımayan dergi iyi sayılmamalıdır.”
Raşit Haluk Aker Yordam dergisi s:13 kış 1967
Fuat Çiftçi, Tuncer Gönen, Halit Özboyacı , Güzin Ungan, Ali Özpalanlar,Veysel Çolak, Şeref Bilsel, Hüseyin Ferhad, Abdülkadir Budak , Hale Açıkalın Kocadere,
Nilgun Kumbasar,vs